Fotoğraf
28 Aralık 2020 Pazartesi
26 Aralık 2020 Cumartesi
25 Aralık 2020 Cuma
Hiç
Rengi bulursan bırakma ,
Nereye dönsen, ne kadar ilerlesen
Tökezlesen, düşsen.
İçindeki renkle, gülersin, ağlamak bile dokunmaz adama.
Özlem, hüzün biriktirir, boğazına yumru olur.
Vırvır, nefret biriktirir, beynine ateş olur.
Yaşarken özüne aldığın renkler, yar olur, yol olur.
26.12.2020
23 Aralık 2020 Çarşamba
20 Aralık 2020 Pazar
16 Aralık 2020 Çarşamba
KIZILDERİLİ
Bilge kızılderii anlatıyor, kara geceye...İnsanın içinde iki tane köpek yaşar, biri siyah diğeri beyaz. İki simgedir, biri iyiliğin öteki kötülüğün. Bu köpekler içinde, sürekli savaşırlar. Peki savaşı hangisi kazanır?
Sen, hangisini daha çok beslersen savaşı o, kazanır.
Kaynak.internet
14 Aralık 2020 Pazartesi
Şiir
Kovalamayın beni yatağa
Hiç uykum yok
Daha lafiniza karışacağım
Ortalığı dağıtacağım
Televizyonu kapatacağım
Ayçiçeği resmi yapacağım daha
Başparmağıma şiir okuyacağım
Islık çalacağım
Daha çok işim var
Gecenizi karartacağım
Kütahya vazonuzu kıracağım
Vakitsiz yatırmayın beni
Daha çok erken
Can Yücel
12 Aralık 2020 Cumartesi
11 Aralık 2020 Cuma
2021
2021 devam eder başına gelenleri duydum, çok üzüldüm. Kafam karıştı, riske girmesem diyorum, sen eski topraksın, dayanıklısın, ama ben böyle felaketlere dayanamam. Sana tavsiyem bu aralar ortalarda dolaşma, kimseye gözükme başına birşey gelmesin.
Şimdi ekranım açık 2020 ye bakıyorum abicim, felaketler peşpeşe..
2021 derin bir nefes alır, cümlesini yeniler. Yeni yılda gelmiyorum. Haberin olsun.
Dünyalılara takılma, seneleri saymadan da yaşarlar. Bir süre debelenirler sonra bunada
alışırlar.
2020 omuzları düşük bir halde sessizce telefonu kapatır.
11.12.2020 szr
10 Aralık 2020 Perşembe
9 Aralık 2020 Çarşamba
BayKuş
Aksama bir öykü
BayKuş
Gece iyice bastırmıştı. Uykudan uyanan BayKuş uzun uzun gerindi. İnce tüyleri hafif rüzgarda uçuşuyordu. Geceden bile daha karanlık yuvasindan çıktı. Uyku mahmurluğuyla bir iki kanat çırptı. Bir sendeledi bir süzüldü. Artık karanlık gökyüzündeydi. Gece gören, geceyi gören gözleriyle başını büyük bir açıyla döndürerek etrafına bakındı. Ayşe teyzeyi gördü. Balkonda eli şakağında derin düşüncelere dallmıştı. Osman amcayı göremedi. Sadece küçük bir ışık hüzmesi vardı, penceresinde. Yine uyku tutmamıştı anlaşılan, yatakta koyun sayıyordu ..
Mehmet beyler evde yoktu. Zaten hanımı kanaryasını çok sever,güvercinleri uçurur, serçeleri besler ama BayKuş u hiç sevmezdi. Kadın onun delici keskin bakışlarıyla karşılaştığı zaman, yine geldi bu uğursuz kuş diye söylenirdi.
Birtek mahallenin afacan çocuğu Ali severdi BayKuş u. Kumruya benzeyen gözleriyle kumru gibi bakardı BayKuş a.
Birkaç kanat çırparak Ayşe teyzenin yanına döndü. Yumuşak bir inişle balkonun kenarında sıvası dökülmüş, kırmızı tuğla ya tünedi. Kadın hala eli şakağında başını önüne eğmiş oturuyordu. Bu BayKuş un,içine dokundu. Sanki eli olsaydı uzanıp başını okşayacaktı. Gecenin karanlığında BayKuş; derin, efsunlu bakışlarını kadının gözlerine dikti. Önce umursamaz görünen kadın, çok yalnızım dedi. Sustu. Yaşlanıyorum diyerek devam etti sözlerine, saçlarım beyazlamaya başlamış. İçimde, susmak bilmeyen bir cadı var sürekli bunları yüzüme vuruyor.BayKuş büyük bir açıyla başını döndürdükten sonra bilgiç filozof edasıyla "aslında hepimiz yalnızız, bunu kafaya takma " dedi."Beyaz saçlarına gelince Mehmet bey gibi yap, boya onları, ama kendini maymuna çevirme".
BayKuş sıkılmıştı artık. Başını süratle döndürerek kanat çırpmaya başladı. "Birde insanları sev. Böylece içindeki çadırdan kurtulursun' dedi kanat çırparken Kadın şaşkın şaşkın baka kaldı BayKuş un arkasınadan. BayKuş gecenin karanlığında kanat çırparken bir yandan ıslık çalıyordu, eski bir melodiye takılmıştı.
Bizim BayKuş aşıktı. Beyaz tüylü, sarı benekli, boncuk gözlü bir kediye. Bir yandan kanat çırparken keskin gözleriyle, bir Mecnun gibi kediyi arıyordu. Başını süratle kocaman bir açıyla çevirerek güzel sesli kediciğini bahçedeki sedirin üstünde gördü. Yanına tünedi,.. Güzel sesli kediciğim dedi, usulca kulağına.
Kedicik cevap verdi bir solukta "Efsun bakışlı, zarif kanatlı BayKuş um".
Dans ettiler yıldızların altında sabaha dek, gül kokusuyla.
9.01.2018
8 Aralık 2020 Salı
7 Aralık 2020 Pazartesi
6 Aralık 2020 Pazar
FREZYA
Her fotoğrafın bir öyküsü var. Bu da onlardan biri. Çok uzaklardan bir görüntü, frezya özlem kokuyor. SZR .3 Mart 2018
5 Aralık 2020 Cumartesi
MAVİ
Saaatin tıktıklarını izlerken fırçamı maviye daldırmakla meşgul düm, son zamanlarda her yaptığım resimle büyük bir aşk yaşıyorum.Bu yaptığım resim de öyle birkaç gündür sevgilim, sırdaşım, arkadaşım olmuştu.Sahipsiz yaz gecelerine anlam katıyordu.
Kahvemden büyükçe bir yudum alıp, tuvaldeki maviyi seyrediyordum. Odanın hemen girişinde duran, yeşil boyası, artık seneleri eskitmekten yer yer silinmiş, hafızasında büyükannemin bile güzelliği bulunan aynada, gözlerim kendime takıldı. Fırça elimde olduğu halde yüzüme düşen perçemi elimle geriye ittim. Ne zaman aynaya bakarsam, yaşım hep arkama saklanır. Ya da öyle hissederim...
Tanrım! güzellikleri sarıp sarmaladığım kuş yüreğimde müthiş bir acı hissettim. Nefes almak istedim ne mümkün. Acı gittikçe göğsüme yayılıyordu. Kalp krizi geçiriyordum, herhalde bir iki sendeledim. Elimdeki kahve fincanını cam masanın üstüne bıraktım, pencereye yöneldim. Yaz gecesinin meltemi açık pencereden içeri dolarken hafifçe tülü havalandırdı, tutmak için elimi uzattım. Ellerimin titremesine engel olamıyordum. Araladığım tülden bir süre geceyi dinledim. Benim kafamda kalp atışlarım çınlarken dışarda çıt yoktu...Sadece uzaktan bir köpek havlıyordu. Çok telaşlanmıştım. Güçlükle yutkundum, düşünsene dedim kendi kendime ölüyorsun... Söyleyemediklerin dudaklarının kenarında, uzanamadıkların ellerinin ucunda, sevinçlerin gözkapaklarında kalacak.
Artık ayakta zor duruyordum, pervaza tutundum ama nafile kollarımda güç kalmamıştı. Göğsümdeki acıdan beynim uyuşmaya başlamıştı. Acaba acı eşiğim yüksekmiydi? Ne kadar dayanacaktım? Olduğum yere yığıldım. Ellerimi gördüm artık titremiyordu. Parmaklarıma. fırçadan mavi boya bulaşmıştı. Şovalede kalan, tuvale baktım. Yalnızlığımı maviye boyamıştım. Son, olacağını nereden bilebilirdim. Su damlaları ile süslü fincandaki. bu kahveyi artık içemem, oldum olası soğuk kahveyi hiç sevmemişimdir.
Gülümsedim. Oh olsun du. Ben yüreğimi açtıkça itekleyenlere, beni görmezden gelenlere, dudak bükenlere ...Ölüyordum işte.
Sormak isterdim teker teker zaman içinde kaybettiğim, nefeslere, bende yanınınıza geliyorum , burdan istediğiniz birşey var mı? Diye.
Belki bir tutam sarı özlem anneme, bir tutam yeşil gurbet götürürüm, babama.
SZR
12.06.2018
2 Aralık 2020 Çarşamba
30 Kasım 2020 Pazartesi
28 Kasım 2020 Cumartesi
KİBİR
Adamın biri yazmak yaramazlık yapmaktır, demiş.
Diğer adamda yaramazlık yapmak, yaratıcılık ister demiş.
27 Kasım 2020 Cuma
26 Kasım 2020 Perşembe
25 Kasım 2020 Çarşamba
NİYET BALONU
Niyet balonu kadın işidir.Bir kadın niyet balonunun fitilini ateşlediği zaman,hayatın tozlu kıyısından hayallerini, mavi bir içtenlikle gökyüzüne uğurlar. Niyet balonu denizin üstünden nazlı nazlı yükselirken bir iki sendeler.Daha iyi görmek için kadın saçını eliyle kenara alır. Çok mu yüklemiştir acaba?
Gönlünün kaydığı her gün yoluna çıkan genç adamı, ekmeğini kazandığı işinde en olmayı, bir de kedisinin hep onunla olmasını,dilemiştir.Hepsi bu..
24 Kasım 2020 Salı
Renk izi
15 Mart 2020 Pazar
HAYAL
yüreğimi alacağım yanıma.
Bavuluma hazırlarken,kah bir kör gibi yolunu bulacak ellerim, kah bir silahşör gibi tam
isabet ettireceğim.
Geldiğimi anlarsın nasılsa terastaki ayak seslerimden.Beni
karşılarsın kapıda ,
saçlarını düzelterek dikkatle yüzüme bakarsın.hoşgeldin derken. Epeydir görüşmüyoruz.Sesin
buruklaşır konuşurken
O kadar kırışıklık biriktirdim ki. sen yokken.
Bahçe de kahve ikram edersin bana bir bardak suyla.
Çiçekli eteğini giymişsindir yine saçların rüzgarda uçuşurken
İki lafın belini kırarız.Sen sohbeti ballandırırsın herzamanki gibi gösterişli mimiklerinle.
Bazen sohbetimiz bir pamuk
şekeri gibi havada uçuşur eğlendirir bizi.Bazen bir taş kadar
ağırlaşır.Hayat bu.
Bilirsin senin gibi sardunyayı sevdiğimi, hafifçe ayağınla saksıyı iteklersin,
sardunyanın yaprakları sallandıkça kokusunu çekerim içime.
Bahçede, sonbaharın güçlü soluğu iğde ağacının yapraklarını savurur.
Ağaçların hışırtılarını dinleriz ,konuşmaktan yorulduğumuz zaman.
Köşede beni büyüten salıncak gözüme çarpar. Benden sonraki yolcusunu beklerken.
Ellerimi uzatırım minderine dokunurum salıncağın,
sallanırken
attığım çocuk kahkahalarını duyar kulaklarım.
Hızla elimi çekerim.
KADRAJ
Ben ne yaşlar gördüm pırıltılı doğum günü pastalarından taşan. Ben ne yaşlar
gördüm eli belinde bana meydan okuyan.Üzülerken gülen, ağlarken dans eden.Sıcak kalpli
bir sevgilinin yatağından küçük bir kelebelikle uyanan.
Küçük bir çocukken,yaşlarım oldu, yalpalayan tökezleyen
düşünce, kalkmasını öğrenen.
Başardıkça büyüyen, yaşına aldırmayan, kırışıklıklarıyla aynasını paylaşan ben ne yaşlar
gördüm yılmayan yorulmayan.Kiminde amazon oldum kiminde uysal bir aşık
kiminde kaya gibi sert kiminde kum gibi unufak.
Hayat insafsız, kurduğu tuzaklardan yara bere aldım.Bazen de arkamdan tekerin patlasın dediler
arabamı taşıdım.
En haini de zaman çıktı hiç mola vermeyen.
Ben ne yaşlar gördüm pasta üzerinde, muma yer bırakmayan.