30 Aralık 2014 Salı
29 Aralık 2014 Pazartesi
NAZIM HİKMET RAN-KEDİ
Beyaz tüyleriyle bir küme vardı
Ağzını süsleyen sedef dişlerdi
Baygın nazarı ta ruha işlerdi
Severken aldatıp, birden kaçardı
Okşarken apansız pençe atardı
Onda bir kadının gururu vardı
Sürmeli gözlerinden riya akardı
nazım hikmet ran
Yahya Kemal: "Bu şiir için bir yorum yapmadan önce, kediyi bir görmeliyim" der. Yahya Kemal'in amacı kediyi görmek değil, kendisini eve davet ettirmektir
çünkü; Yahya Kemal, Nazım Hikmet'in annesi Celile Hanım'dan hoşlanmaktadır.
Her neyse, amacına ulaşan Yahya Kemal, kediyi görünce şunları söyler: "Sen bu pis, uyuz kediyi böyle övmesini biliyorsan,
ileride iyi bir şair olacaksın."
Bu arada nazım hikmet heybeliada da bahriye mektebinde okurken..hocalarından biri Yahya Kemal dir.
28 Aralık 2014 Pazar
27 Aralık 2014 Cumartesi
KİBARİYE-tarihten bir yaprak
Kibariye ...sahnede 40.yılını kutluyormuş...Nice yıllara..
Vatan caddesinde emniyetin karşısında, migros un olduğu bölgede..eskiden lunapark kuruluydu..hemen yanında uzun bir döneme imza atmış bir gazino vardı...bir süre lunapark gazinosu ismi altında, sonrada lunapark müzikholü ismiyle ün salmıştı..çok ta güzel ışıklandırılmıştı..sürekli değişen ....akan ışıklar...mavi..yeşil, ortada bir sarı yıldız.uzun yıllar seyrettim...o dönemlerde insanlar oraya eğlenmek için gelirlerdi..
neyse..özel birgece ya bayram ya yılbaşı..lunapark gazinosu çok kalabalık..masalar kurulmuş..annem babam
gezmeyi severlerdi..bende onları severdim..iyi oldukları zaman çok hoş insanlardı..bende onlarla o
geceye tanıklık ediyordum..sunucu Erkan Yolaç ..üvertürler bitmiş. artık sahne de assolist Adnan Şenses yıkıyor ortalığı...
her yer dumanaltı.garsonlar ordan oraya koşturuyorlar..güneş rakı burcunda...derken ufak tefek sarı saçlı..pembe bir etekle yalınayak
birkız sahneye fırlıyor..başlıyor roman havasına adnan şenses le karşılıklı göbecik atmaya...ama
ne oynuyorlar..tam bir şov. bir anda ortalık karışıyor.. gazinonun ağırlaşan havası tazelendi..bir eğlence bir eğlence
büyük bir sahne..kibareye ordan oraya savuruyor kendisini roman havası eşliğinde..acayip sükse yapmıştı..
insanlar ayakta alkışladılar onu..sahnede selam verdi..ve sahnenin en ucundan..koşa koşa gelerek
adnan şenses in kollarına atladı..çıplak ayaklarınıda beline sarmıştı..bu görsel şovu bende çok
beğenmiştim..herkes gibi..
kısa birsüre sonra da zincirlikuyu daki stardust gece kulubünde assolist olarak patladı..kimbilir- şarkısındaki
şivesi ni hatırlıyanlar vardır..Kibariye hep.. kendine has..biri olmuştur.babamın bir lafı vardı..
Nev-i şahsına münhasır...
Nice yıllara Kibariye..
Vatan caddesinde emniyetin karşısında, migros un olduğu bölgede..eskiden lunapark kuruluydu..hemen yanında uzun bir döneme imza atmış bir gazino vardı...bir süre lunapark gazinosu ismi altında, sonrada lunapark müzikholü ismiyle ün salmıştı..çok ta güzel ışıklandırılmıştı..sürekli değişen ....akan ışıklar...mavi..yeşil, ortada bir sarı yıldız.uzun yıllar seyrettim...o dönemlerde insanlar oraya eğlenmek için gelirlerdi..
neyse..özel birgece ya bayram ya yılbaşı..lunapark gazinosu çok kalabalık..masalar kurulmuş..annem babam
gezmeyi severlerdi..bende onları severdim..iyi oldukları zaman çok hoş insanlardı..bende onlarla o
geceye tanıklık ediyordum..sunucu Erkan Yolaç ..üvertürler bitmiş. artık sahne de assolist Adnan Şenses yıkıyor ortalığı...
her yer dumanaltı.garsonlar ordan oraya koşturuyorlar..güneş rakı burcunda...derken ufak tefek sarı saçlı..pembe bir etekle yalınayak
birkız sahneye fırlıyor..başlıyor roman havasına adnan şenses le karşılıklı göbecik atmaya...ama
ne oynuyorlar..tam bir şov. bir anda ortalık karışıyor.. gazinonun ağırlaşan havası tazelendi..bir eğlence bir eğlence
büyük bir sahne..kibareye ordan oraya savuruyor kendisini roman havası eşliğinde..acayip sükse yapmıştı..
insanlar ayakta alkışladılar onu..sahnede selam verdi..ve sahnenin en ucundan..koşa koşa gelerek
adnan şenses in kollarına atladı..çıplak ayaklarınıda beline sarmıştı..bu görsel şovu bende çok
beğenmiştim..herkes gibi..
kısa birsüre sonra da zincirlikuyu daki stardust gece kulubünde assolist olarak patladı..kimbilir- şarkısındaki
şivesi ni hatırlıyanlar vardır..Kibariye hep.. kendine has..biri olmuştur.babamın bir lafı vardı..
Nev-i şahsına münhasır...
Nice yıllara Kibariye..
26 Aralık 2014 Cuma
25 Aralık 2014 Perşembe
İNCELİK
"Ağır ağır ölür, yolculuğa çıkmayanlar,
okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
gönlünde incelik barındırmayanlar." -
Neruda
okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
gönlünde incelik barındırmayanlar." -
Neruda
24 Aralık 2014 Çarşamba
23 Aralık 2014 Salı
FİLM
Bu hafta seyrettiğim..iki film...farklı iki konu ...nefis kurgu..
ikiside güzel kotarılmış...
possesıon...Gwyneth Paltrov-Aeron Eckhart tutku yu anlatmışlar..
mutluluğun peşinde...Nlcole Kidman-Aeron Eckhart
acı yı paylaşmışlar...hayat tan..
tavsiye ederim..
ikiside güzel kotarılmış...
possesıon...Gwyneth Paltrov-Aeron Eckhart tutku yu anlatmışlar..
mutluluğun peşinde...Nlcole Kidman-Aeron Eckhart
acı yı paylaşmışlar...hayat tan..
tavsiye ederim..
CAN
Biz sevdikmi yer oluruz
Biz sevdikmi sel oluruz
Biz sevdikmi lal oluruz
Biz sevdikmi can oluruz
Hz.Mevlana
22 Aralık 2014 Pazartesi
YAŞLI
UYUSUNDA BÜYÜSÜN
Tüketme nefesini maviş kızımBildiğin Türkçe kıt gelir masallarıma
Sözden sazdan anlamazsın
Kuştan yapraktan haberin yok
Biz yaşlılar neler de bilmeyiz
Hele sen belle dilimizi
Biliriz de güzel laf etmesini
Çekiniriz konuşmaktan
Yazmasını bilir yazamayız
Üzme beni yum gözlerini
Uyutacak ninnilerim yok
Türküler mi istersin benden
Yanık memleket türküleri
Ne arasın bende o ses
Islıkla...
Cahit Külebi
AŞK..İFADE DE SAKLIDIR..
Adımı ilk söylediğin gün
Kan geldi kulaklarımdan o gece
Aceleyle çıkıp evden
Seni aradım saalerce
Bulsam vuracaktım
Sen ölünce dudaklarından öpecektim,
Mikrop kapmasın diye
Tentürdiyot sürecektim ağzıma
Buna bütün eczaneler gülecekti
Allah belamı versin
Seviyorum işte ne yapayım
Kavuşmak yalnızca varsayım, zayıf ihtimal
Özlem hararetli bir esin, kırık bir hayal
küçük iskender
AFFAN DEDE
ÇOCUKLUK
Affan dedeye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var ne de adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiç bir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!
CAHİT SITKI TARANCI
Affan dedeye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var ne de adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiç bir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!
CAHİT SITKI TARANCI
20 Aralık 2014 Cumartesi
KEDİ-FARE
"Öff" dedi fare. Dünya da günden güne daralıyor. ilkin bir genişti ki, korktum, koştum ileri,
uzakta sağlı sollu duvarları görür görmez dünyalar benim oldu. Ama bu uzun duvarlar da öyle çabuk birbirlerine
doğru ilerliyorlar ki, en son odadayım işte; orada, köşede de kapan duruyor, gitgide kısılacağım kapana. Kedi:
"Sen de öyleyse yönünü değiştir." dedi ve kedi fareyi yedi. ''
Alıntı..
uzakta sağlı sollu duvarları görür görmez dünyalar benim oldu. Ama bu uzun duvarlar da öyle çabuk birbirlerine
doğru ilerliyorlar ki, en son odadayım işte; orada, köşede de kapan duruyor, gitgide kısılacağım kapana. Kedi:
"Sen de öyleyse yönünü değiştir." dedi ve kedi fareyi yedi. ''
Alıntı..
YÜKÜMLÜ
Belki de yaşamı yeterince sevmiyor muyuz? Duygularımızı yalnız ölümün uyandırdığına dikkat ettiniz mi?
Bizden yeni ayrılmış dostlarımızı ne kadar severiz, değil mi? Ağızları toprakla dolup hiç konuşmaz olmuş hocalarımıza
ne kadar hayranızdır! Saygı o zaman çok doğal olarak gelir, belki de tüm yaşamları boyunca bizden bekledikleri o saygı.
Ama biliyor musunuz niçin ölülere karşı hep daha dürüst ve daha cömertizdir?
Nedeni basittir! Onlara karşı bir yükümlülüğümüz yoktur.
Özgür bırakır bizi onlar, zamanımızı... rahatça kullanabiliriz.
ALBERT CAMUS
19 Aralık 2014 Cuma
ÇOCUK TÜRKÜSÜ
Avucumda sıcaklığını duyduğum ekmek..
Üstümde hatırası kadar güzel sonbahar..
O bembeyaz, o tertemiz bulutlara dalar..
Düşünürüm bir çocuk türküsü söyleyerek...
Orhan Veli Kanık
Üstümde hatırası kadar güzel sonbahar..
O bembeyaz, o tertemiz bulutlara dalar..
Düşünürüm bir çocuk türküsü söyleyerek...
Orhan Veli Kanık
ALBERT CAMUS
Öylesine doğru ki bu, biz kendimizden iyi olanlara nadir olarak bel bağlarız. Daha çok onların toplumundan kaçarız.
Tersine, çoğu zaman kendimize benzeyen ve zayıf yanımızı paylaşan kimselere açarız içimizi.
Demek ki kendimizi düzeltmeyi ya da iyileştirmeyi istemeyiz: Önce kusurlu diye hüküm giymemiz gerekir.
Albert Camus
Tersine, çoğu zaman kendimize benzeyen ve zayıf yanımızı paylaşan kimselere açarız içimizi.
Demek ki kendimizi düzeltmeyi ya da iyileştirmeyi istemeyiz: Önce kusurlu diye hüküm giymemiz gerekir.
Albert Camus
OYA BAŞAR
AN'I
harıl harıl...evde hummalı bir hazırlık..her yer pırıl pırıl...
benim doğduğum evin..iki kapısı vardı..
biri mutfağa açılan..servis kapısı diğeri de salona açılan sokak kapısı...kapı açılınca yemek odasının kocaman aynası
karşılar sizi...aynanın sol köşesinde uzun saçlı bir elini havaya kaldırmış.. bir kadın siületi ile...aynaya baktığınızda
burun buruna gelirsiniz..aynanın altında da boydan boya ceviz içi hep lavanta kokan kapılı dolabı vardı..içinde
yemek takımları masa örtüleri peçeteler dururdu...
aynı zamanda yedi yaşlarında yaramaz sarıkafa birde oğlu vardı..zaman zaman o kapaklardan ikisini itinayla boşaltır..
münübüsçülük oynardı bu yaramaz çocuk bir kapağın büyüklüğü ancak onun sığıcağı kadar olduğu için birine girer diğerine
uzanır ve bağırır..Aksaray..Aksaray..Beyazıt..
yine engüzel masa örtüsünü yaymış sebiş..bugün günü var..arkadaşları gelecek...eksikler tamamlanıyo..bir de evde
halıların saçakları yıkanır ve de taranırdı..mangalı da yakmnış..çubuklarıda içine yerleştirmiş..ortalık mis gibi..kokuyor..eğlence çok..
neyse biz çocuklar odalarımıza..onlar günleriyle başbaşa kalırlar...salonun kapısı hafif aralık..yemek masasında
insanları görebiliyorum...bir genç kız çok güzel..mavi gözleri var kahverengi uzun saçları...aynı artistlere
benziyordu..ben 13 15 gibi olsam oda 20 olabilir..çok beğenmiştim...sonradan annesi olduğunu öğrendiğim..sarı saçlı
zarif bir hanımefendi onun burun ameliyatı olacağını anlatıyordu..o zaman katmerli burnu ilgimi çekti...ama
ben onu yine de beğenmiştim...bu kız kim miydi..Oya Başar...
az evvel ekranda gördüğüm Oya Başar ın çingene hali bir anda bana bunları hatırlattı..ama çingene halide çok güzel..kutluyorum..yolu açık olsun...
harıl harıl...evde hummalı bir hazırlık..her yer pırıl pırıl...
benim doğduğum evin..iki kapısı vardı..
biri mutfağa açılan..servis kapısı diğeri de salona açılan sokak kapısı...kapı açılınca yemek odasının kocaman aynası
karşılar sizi...aynanın sol köşesinde uzun saçlı bir elini havaya kaldırmış.. bir kadın siületi ile...aynaya baktığınızda
burun buruna gelirsiniz..aynanın altında da boydan boya ceviz içi hep lavanta kokan kapılı dolabı vardı..içinde
yemek takımları masa örtüleri peçeteler dururdu...
aynı zamanda yedi yaşlarında yaramaz sarıkafa birde oğlu vardı..zaman zaman o kapaklardan ikisini itinayla boşaltır..
münübüsçülük oynardı bu yaramaz çocuk bir kapağın büyüklüğü ancak onun sığıcağı kadar olduğu için birine girer diğerine
uzanır ve bağırır..Aksaray..Aksaray..Beyazıt..
yine engüzel masa örtüsünü yaymış sebiş..bugün günü var..arkadaşları gelecek...eksikler tamamlanıyo..bir de evde
halıların saçakları yıkanır ve de taranırdı..mangalı da yakmnış..çubuklarıda içine yerleştirmiş..ortalık mis gibi..kokuyor..eğlence çok..
neyse biz çocuklar odalarımıza..onlar günleriyle başbaşa kalırlar...salonun kapısı hafif aralık..yemek masasında
insanları görebiliyorum...bir genç kız çok güzel..mavi gözleri var kahverengi uzun saçları...aynı artistlere
benziyordu..ben 13 15 gibi olsam oda 20 olabilir..çok beğenmiştim...sonradan annesi olduğunu öğrendiğim..sarı saçlı
zarif bir hanımefendi onun burun ameliyatı olacağını anlatıyordu..o zaman katmerli burnu ilgimi çekti...ama
ben onu yine de beğenmiştim...bu kız kim miydi..Oya Başar...
az evvel ekranda gördüğüm Oya Başar ın çingene hali bir anda bana bunları hatırlattı..ama çingene halide çok güzel..kutluyorum..yolu açık olsun...
17 Aralık 2014 Çarşamba
16 Aralık 2014 Salı
TONYALI BALIKÇI
DENİZİ ANLATIYOR
adı çok duyulmuş bir ozan değildi
Tonyalı balıkçılar arasında
-onlar ki her türlü balığı tutarlardı denizden-
ama iyi bir ozandı
bütün söylentilerin tersine
denizde de olabilirdi sandalla
uzun geçmişli denizle...
gün batımında var olan
ve gün doğumunda da
turgut uyar
CEMAL SÜREYA
BİR ÇİÇEK
Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
Bir yanlışı düzeltircesine açmış;
Gelmiş ta ağzımın kenarında
Konuşur durur.
Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda,
Güverteleri uçtan uca orman;
Aldım çiçeğimi şurama bastım,
Bastım ki yalnızlığımmış.
Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
cemal süreya
15 Aralık 2014 Pazartesi
14 Aralık 2014 Pazar
YAĞMUR
Dışarıya yağmur
yüreğime hasret
fikrime sen
nasıl yağıyorsununuz üçünüz
birden ..bir bilsen
cemal süreyya
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)